BENİM ÇOCUĞUM NEDEN MUTSUZ?


Şimdiki çocuklar “doyumsuz”!

Hazırlayan : Zeynep Ceren Karakurt

Son yıllarda hep aynı cümleyi duyuyorum anne-babalardan: “Çocuğum neden mutlu olmuyor?”

Hemen peşine sıralanıyor cümleler: “Her dediğini yapıyorum, bir dediğini iki etmiyorum, her istediğini alıyorum ama yine de mutlu olmuyor. Bizim zamanımızda böyle miydi? Bir çikolataya, iki gazoza sevinirdik. Dünyaları seriyoruz önüne, yine de mutlu olmuyor.”

Çocukları nasıl mutlu ederiz hatta biz yetişkinler nasıl mutlu oluruz diye ahkâm kesmeye niyetim yok. Akademik kariyerim boyunca, çocuk gelişimine hakkında pek çok kitap okudum, bu konuda uzman eğitimcilerden dersler aldım, onlarca çocukla vakit geçirdim. Bu kısacık sürede izlenimlerim; çocukların yıllar içerisinde, kademeli bir biçimde, mutluluk düzeylerinin azaldığı yönünde. Bunun hem toplumsal hem bireysel pek çok nedeni olduğunu söyleyebilirim. Fakat bence bu nedenlerden en önemlisi ebeveynlerin tutumu. 

“Benim çocuğum neden mutsuz?”

Bebekler doğduğu andan itibaren ebeveynlerine muhtaç. Belli bir yaşa gelene kadar bakıma muhtaç bebeğin ihtiyaçları karşılanması gerekiyor. Küçük yaştaki çocukların ihtiyaçları da küçüktür ve karşılamak kolaydır. Çocuklar büyümeye başladıkça istekleri de büyür ve isteklerinin karşılanması güçleşir. 

Çoğu anne-baba kendi çocukluklarında sahip olamadıkları bazı şeyleri çocuklarına yaşatmamak adına bütün isteklerini gerçekleştirmek gibi sınırsız ve tehlikeli bir işe girişirler. Oysa istekleri sınırsız bir şekilde karşılamaya çalışan ebeveynler, her isteği yapılan çocuk bu durumdan mutsuz ve doyumsuz bireyler olarak çıkar.

Çocukların hele küçük yaştaki çocukların ihtiyaçları maddi nesnelerle karşılanmamalıdır. Çocukların duygusal ihtiyaçlarını maddi nesnelerle doldurmaya çalışmak bu yüzyılın en büyük hatalarından biridir. Kendisine “Hayır” denmeyen çocuk, her isteğinin anında yerine getirileceği bilgisi ile büyüyecek ve karşılaştığı en ufak olumsuzlukta mutsuz olacaktır.

Çocuğunuzu bile bile mutsuzluğa itmeyin!

Çocuğunuz sizden bir şey istediğinde ona “Hayır” demelisiniz, istediği hiçbir şeyi almamalısınız demek istemiyorum. Örneğin çocuğunuz bir oyuncak istiyor, o oyuncağı ne kadar çabuk alırsanız, onun bu isteğini ne kadar kısa sürede gerçekleştirişseniz onun arzulama süresini, hayal kurma bilgisini kısıtlamış olursunuz demek istiyorum. Çocuğunuza biraz zaman tanısanız, hayal kurmasına müsaade etseniz istediği o oyuncağı alınca daha fazla mutu olacağını kendi gözlerinizle göreceksiniz. Çocuk bu hayal kurma süresinde bir şey için beklemeyi, sabretmeyi öğrenecek ve en önemlisi o şeye kavuşacağı ana dair daha etkili duygular biriktirecek. Böyle bir zaman dilimi olmadığında, her isteği anında ve sınırsız karşılandığında çocuğun sabırsız ve doyumsuz olması gayet beklenir bir durum.

Şimdi siz düşünün; çocukluğunuzda çok istediğiniz halde size alınmamış bir şey var mı?

Mesela ben kırmızı bir ayakkabı istemiştim. O ayakkabılar uzun bir süre hayallerimi süslemiş, rüyalarıma girmişti. O ayakkabı bana alındıktan sonra bir süre giymeye kıyamamış ve çok eskiyip de atana kadar bütün ayakkabılarımdan ayrı tutmuştum. 

Çocuğum nasıl mutlu olacak?

Her şeyden önce çocuğumuzun isteklerini önemseyerek ama gerçekleştirmekte aceleci olmadan hareket etmeliyiz. Hayır demeyi hem ona hem kendimize öğretmeliyiz. Çocukların istekleri başladığında (üç ve dört yaşlarında) ona öğreteceğimiz ilk davranışlardan biri istekleri karşılanmadığında da bununla baş edebilmesi olmalı. Çocuğa her istediğini yapmanın onu sevmekle ilgisi olmadığı anlatılmalı, sabretmeyi öğretmeli hatta ona sık sık örnekler verilmeli.

Mesela siz de çocuğunuzdan gerçekleştirmesi güç isteklerde bulunup bunu yapamadığında empati duygusunu geliştirmesine fırsat verebilirsiniz. (Böyle bir istekte bulunduktan ve çocuk bunu gerçekleştiremedikten sonra isteğinizin makul bir istek olmadığını anlatmayı unutmayın.) 

Bu yüzyılda hızlı tüketimin artması, ebeveynlerin yoğun çalışma temposundan çocuğa vakit ayıramamasıyla bundan suçluluk duyup çocukları maddi nesnelerle duygusal eksikliklerini örtmeye çalışması yaşanan bu doyumsuzlukların en büyük nedenlerinden. Oysa çocukların en büyük ihtiyacı; ebeveynleri tarafından sevildiği, ilgi gördüğü kaliteli vakit geçirmek.

Unutmayın, çocuğunuzun kırmızı bir çift ayakkabıdan, uzaktan kumandalı arabadan çok sevmeye, sevilmeye ihtiyacı var.