DEPREMİN PSİKOLOJİK ETKİLERİ


Geleceğe karşı güvensizlik, belirsizlik ve hayal kırıklığı duymamıza neden olabilir

Deprem olgusunu, hayat rutinlerimizi her alanda ve farklı şiddetlerde etkileyen, değiştiren bir doğal yaşam olayı olarak değerlendirebiliriz. Söz konusu değişikliklerden olumsuz etkilenmemizin temel sebeplerinden biri, gündelik hayatımızın aksine başımıza gelen bu yeni süreci kontrol edemiyor oluşumuzdur. Buna bağlı olarak, yaşadığımız değişimlere sürecin çeşitli evrelerinde farklı duygular ve düşünceler eşlik edebilir.

En başta yaşanan şiddetli deprem bizde bir şok etkisi yaratabilir ve bunun sonucunda yüksek derecede korku ve kaygı duygularına kapılabiliriz. Ayrıca bu duygular her artçı sarsıntıda veya depremi bize hatırlatan uyaranlarla karşılaştığımızda tekrar edebilir. Sonrasında çevremizde oluşan kaotik atmosfer; yıkımlar, gürültüler ve birçok acı görüntü şimdiye ve geleceğe karşı güvensizlik, belirsizlik ve hayal kırıklığı duymamıza neden olabilir. Yakınlarımıza ulaşmak için gösterdiğimiz çaba ve bu süreçte hem çevremizden hem medyadan maruz kaldığımız çeşitli haberler yukarıda sayılan olumsuz deneyimleri büyütebilir ve bunlara öfke ve çeşitli agresif davranışlar eklenebilir.

İlerleyen zamanlarda her ne kadar ilk şok anını atlatmış olsak ve fiziksel iyileşme  süreci başlamış olsa da kayıpların getirdiği yoğun acı devam edebilir. 

Bazılarımız hastanelerde adım adım iyileşirken, bazılarımız evlerinden uzakta kayıpların açtığı yaralarla baş etmeye çalışıyor, bazılarımız da evlerinde güvende olsalar da kaygı içinde yakınlarından veya diğer insanlardan gelecek haberleri bekliyor olabilir. Dolayısıyla aynı depremden farklı şekillerde etkilenilebiliriz ve bunun sonucunda ürettiğimiz tepkiler kişiden kişiye değişebilir. Eğer varsa geçmiş kaygılarımızın tetiklenebileceğini söylemek gibi; deprem esnasında veya depremin ilk günlerinde yaşanan kaygıların da devam edebileceğini belirtmek gerekir.

Kişi, deprem anını hatırlatabilecek gürültülü, sarsıntılı uyaranlara karşı aşırı hassasiyet geliştirilebilir. Bunların yanı sıra uyku ve yeme alışkanlıklarında düzensizlikler, depresyon, baş dönmesi, uyuşma hissi, ani öfke patlamaları, umutsuzluk ve odaklanma problemleri gibi çok çeşitli aralıkta tepkiler verilebilir. Ayrıca bu yaşanan tepkiler kapalı alana girmekten kaçınma, sosyal izolasyon gibi davranışlar aracılığıyla da yansıtılabilir.